Yeni incelememizle herkese merhaba,
Şanslıyım ki Sarmal Yayınevi’nin çevirisini Kilgarvan neredeyse bedavaya vermişti. Fakat şu an piyasada İthaki’nin yeni bir çevirisi olduğu için sizler de oldukça şanslısınız. Maalesef okuduğum kitabın içerisinde kaç yılında basıldığına ilişkin bir bilgi yok. İki yüz yirmi sayfalık üç bölümden oluşan bir roman olduğunu ya da uzun bir öykü olduğunu söyleyebilirim. Eski çeviriyi okurken birleşik sayfaları bıçakla ayırdım. Sanki elime geçeceği günü bekliyormuş.
Arkadi ve Boris Ştrugatski kardeşler tarafından yazılmış Uzayda Piknik romanı dünyada bilimkurgunun en seçkin örneklerinden biri olarak biliniyor. Bu eser çözülemeyecek bir problemi merkeze koyup, bu problemin doğuracağı değişimleri tüm yönleriyle yansıtmaya çalışıyor. Ya da en azından bu şekilde özetleyebiliriz. Bilimkurgu eserlerinde her zaman serüvenler ve distopyalar sunulmaz. Sosyal değişimler, felsefi sorular, insan doğası gibi başlıklara ağırlık veren eserler de bilimkurgunun önemli yapıtaşları olarak kabul edilmektedir. Uzayda Piknik’in ikinci sıradaki başlıkları kapsadığını söyleyebiliriz
Aşağıda biraz kitabın içeriğinden bahsedeceğim.
Kitabın ilk sayfalarında uzaylıların, Dünya’nın farklı bölgelerini ziyaret ettiklerini ve geride birtakım nesneler bıraktıklarını öğreniyoruz. Dünya’ya uğrayıp giden yabancılar, insanlarla herhangi bir iletişim kurmaya çalışmamışlardır. İnsanlar fark ettiğinde bu bölgelere giriş çıkışlar yasaklanmıştır. Fakat bu işte ustalaşmış bölgeyi ve tehlikeleri iyi bilen iz sürücü isimli kimseler uzaylı eşyalarını izinsizce ele geçirip satmaktadırlar. (Sarmal Yayınevi, iz sürücü yerine cambaz sözcüğünü kullanmış. Belirtmeden geçmek istemedim.) Giriş çıkışlarda nöbet tutan askerler bu tehlikelerin en basitidir. Bölge anomalilerle doludur. Yer çekimi toplulaşmaları, dokunanı pelteye çeviren kimyasal maddeler, beklenmedik şekilde çakan yıldırımlar, halüsinasyonlar asıl tehlikelerdir. Bu eserden esinlenmiş olan Stalker filmi ve aynı ada sahip oyunda da kitaptaki gibi somunlar fırlatılarak kullanılacak yolun kontrol ediliyor olması ilginçtir. Burada kitabın bölgedeki tehlikeleri tasvir etmek konusunda etkileyici bir anlatıma sahip olduğunu ve bölgenin gerçekten tehlikeli olduğu sonucunu çıkartabiliriz.
Peki, bölgede ne var? Dolu-boş isimli kutular, takınca insan metabolizmasını düzenleyen ve daha uzun yaşamayı sağlayan bilezikler, bitmeyen piller, cadı peltesi gibi tehlikeli kimyasallar bunlardan bazılarıdır. Bir de bölgede efsane haline gelmiş, dilekleri gerçekleştirdiğine inanılan altıntop isimli bir şeyden bahsedilmektedir. Bu kısma birazdan geleceğiz.
İz sürücülüğün kanunlara aykırı olması bir tarafa, bu işle ilgilenen kimseler hem yakınlarının hem de çevrelerinde yaşayan kimselerin hayatlarını alt üst etmektedirler. İz sürücüler bölgede radyasyon olmamasına rağmen fenotip ve genotip değişikliklere uğramaktadırlar. Çocukları da kusurlu doğmaktadır. Mesleği bırakan biri berber olduktan sonra tıraş ettiği müşteriler bir yıla kalmadan ölmektedir. Bilim bu olayları açıklamak konusunda tamamen çaresiz kalmaktadır.
Kitap uzaylıların geliş nedenine dair birtakım teoriler ortaya koyarak kafamızı daha da karıştırmaya çalışır. İyimser bir teori uzaylıların bu nesneleri bırakırken bize hediye ettiklerini savunur. Başka bir teori ise uzaylıların insanların hazır olmasını istedikleri için Dünya’yı ziyaret ettiklerini ve ileri bir tarihte yeniden geleceklerini savunur. Baskın olan kitabın ismini aldığı teori bir grup gencin pikniğe gelip geride çer çöp ve faydalı denebilecek eşyalar bırakarak dünyadan ayrıldıklarını ifade eder. Dünyalılar için bu nesneler mağara adamının eline tutuşturulan dokunmatik telefon gibidir. İnsanlar bu yüzden ellerindeki problemleri açıklayabilmek konusunda çok çaresizdirler.
Hikâyemiz becerikli iz sürücülerden biri olan ana kahramanın yanındaki genci kendi planına alet ederek altıntopu bulmasıyla sonlanır. İnsan her dileği gerçekleştiren bu nesne karşısında ne istediğini bile bilmeyecek kadar acizdir mesajı verilerek arayış sonlanır.
Kısacası Uzayda Piknik, insanın evrendeki acizliğini anlatan, zihnimize onlarca cevapsız soru bırakan bir eserdir. Sonraki incelememizde görüşmek üzere hoşça kalın.