Taht Oyunları İnceleme

İlk inceleme yazımızla öncelikle herkese merhaba,

Kitap-film ya da kitap-dizi kıyaslamaları aslında zeki insanların kafalarını yoracakları türden uğraşlar değildir. Fakat kitabı okumayı düşünmeyen izleyicilere ve diziye başlamayacak okuyuculara neleri kaybettiklerini ortaya koymak açısından kısa bir yazının faydalı olabileceğini düşündüm. Diğer yandan hafızamızı tazelemek ve biraz analiz yapmak bizim açımızdan da eğlenceli olacaktır. (İki ürünün de olumlu yönleri bir araya getirilebilse ne güzel olurdu.)

Aşağıda bolca içerikten bahsedeceğim konusunda sizleri şimdiden uyarıyorum.

Ekşisözlük’teki eğlenceli bir yazıda Catelyn’in Starklara en büyük zararı veren karakter olduğu ile ilgili yazıyı birçoğumuz okumuşuzdur. Fakat Starklar bir yana koca krallığın kaderinin şekillenmesinde en önemli kararları Eddard Stark karakteri almıştır. Ned, krallığa gitmeden önce güç dengeleri onu yok edecek bir şekilde ayarlanmıştır. Eddard’ın bu olayların içerisinden onurlu bir şekilde sağ çıkabilmesinin tek yolu belki de eski dostuna öğrendiklerini açıklayacak cesareti kendisinde bulabilmesidir.

Kitaptaki çoğu sayfada Eddard karakteri bize şuursuzca seçimler yaptığı izlenimini veriyordu. Bu eylemlerinin nedenini tam manasıyla kavrayamıyorduk. Belki de sadece kendisiyle yüzleşmeye cesareti olmayan bir karakterdi. Dizideki Ned karakteri ise eylemlerinin sonuçlarına katlanmaya daha dünden razıymış hissini veriyor. Cersei ile konuşurken imalı sözler kullanmıyor. Her şeyi olduğu gibi doğrudan söylüyor. (Bu yüzden Cersei, ona tokat atacak cesareti kendisinde bulamıyor.) Jaimi Lannister ve adamları tarafından dramatik bir şekilde etrafı sarıldığında sanki basit bir mücadelenin içerisindeymiş gibi rahatça çarpışabiliyor. İzleyici bu minik detayları gördükçe Ned’in kitaptaki gibi düz ve aptal bir karakter olduğu hissiyatını paylaşmak bir yana ona hayran kalıyor.

Dizide anlatılan Ned karakteri en başından onuruyla ölmeye hazır bir şövalye. Dağ’ın yakalanması için emirler verdiğinde kitaptaki hislerle aynı hisleri yaşamıyoruz. Çünkü bu emirleri kendisi ve çevresindekiler için değil adalet için verdiğini hissediyoruz. Yer yer Kral’a karşı gelirken artık karşısındaki kim olursa olsun haksızlıklara göz yummayacağını anlıyoruz.

Karakterin farklı bir şekilde işlenmesi hikâyenin içerisinde izleyicinin ne kadar kirli bir düzene tıkıldığımızı anlaması açısından daha başarılı bir anlatım olmuştur. Senaristler ilk sezonda dialoglara ve olay örgüsüne iyi çalıştıkları gibi olayların izleyicinin üzerindeki psikolojik etkilerini de iyi hesap etmişlerdir.

İlk sezonun ana karakteri dışında birçok karakter de farklılaştırılarak başarılı bir şekilde işlenmiştir. Bronn kitapta bir karakter olmaktan çok tipleme olarak karşımıza çıkmaktaydı. Dizide hayatta kalabilmek konusunda savaşçılık yönünden fazlası olduğunu defalarca hissettirmesi ilginçtir. Karakterlerin derinliğinin yakalanması konusunda diziyi başarılı buldum. Kitaplarda olması gerektiğini düşündüğümüz birçok dialogu dizide izleme fırsatı bulduk.

Şimdi de kitabın üstünlüklerini değinelim. Serinin olayların nedenselliğini açıklamak konusunda diziden daha başarılı olduğuna inanıyorum. Dizide süre sınırlanması yüzünden hikâyenin sıkıştırıldığını belirgin bir şekilde hissediyoruz. Aria’nın korkusundan ötürü dört gün ortadan kaybolduğu, babasının endişesinden ötürü deliye döndüğünü kitapta çok daha tatmin edici bir şekilde anlatılıyor. İlk kitaptaki bu olayı biraz daha anımsamaya çalışalım. Kasabın masum oğlunun Prens’in köpeği tarafından öldürüldüğüne şahit olduğunda Ned sadece izlemekle yetiniyordu. Çünkü kitapta Sandor Clegane’le savaşmanın Kral ile savaşmaktan farksız olduğu anlatılıyordu. Robert ise haksız olduğunu bildiği halde çirkefliğinden korktuğu Kraliçe lehine kararlar verebilecek kadar ikiyüzlü davranıyordu. Starklar daha ilk sayfalardan soğuk suya atılan bir kurbağa gibi yavaş yavaş ısıtılıyordu.

Özetle dizinin de kitapların da hikâyeyi başarılı bir şekilde işlediğini, hikâyeyi tek yönlü takip etmenin bir kayıp olacağını belirtmek istiyorum.

Sonraki kitabın karşılaştırmalı incelemesinde görüşmek üzere hoşçakalın.

 

Osman ÜLKE

Osman Ülke

Mizah öyküleri yazmaya doğal bir yatkınlığım var, mevcut hikâyelerimi de seviyorum. Bir taraftan da serüven tadının ağır bastığı bilimkurgu, fantastik kurgu gibi romanlar yazmaya devam ediyorum. Yazdığım öykü ve romanlarda ilgi çekici konular bulmakta genellikle pek güçlük çekmem fakat bunları başarılı bir şekilde işlemek benim için işin zor kısmı oluyor. Elbette bedel ödemeden ortaya iyi bir ürün çıkmaz.