BİCO ROMANI TANITIM YAZISI
Bico, bir komplo teorisinin etrafında kurgulanmış bir mizah novellasıdır. Ülkemizde 1993 yılında bir çocuk programında yaşandığı iddia edilen tuhaf bir hadise, söylentilerin ötesine geçememiş, üzerine somut bir kanıt konulamamış olmasına rağmen hala günümüzde konuşulmaktadır. Doksanlı yıllara uzaktan, bütüncül bir gözle yaklaştığımızda aslında genel olarak bu dönemin gizemli bir atmosferi vardır. Özel bir kanalda yayınlanan iki televizyon dizisi aynı gün yayından kaldırılmış, belli bir süre sonra televizyona geri gelmiştir. Ardından kanal bu yasaklı yapımlar yüzünden tekrar ceza yemiştir. Yıllar sonra başka bir kanalda yayınlanan bir çizgi dizi için de bu süreç benzer şekilde işlemiştir. Özel kanalların devlet kurumu ile olan bu inatlaşmaları bir bakıma normal bir bakıma da enteresandır.
Bico, televizyon dünyasının geçmişte bıraktığı sır perdesine ve acayipliklerine odaklanarak gizemli bir kapının ardını aralar. Necati Doğrugil bir avukat olsa da yaşadığı dünyanın şartlarından dolayı sık sık bir dedektif gibi çalışmak zorunda bırakılır. Onun dünyasındaki şans iki taraflıdır, bazen etrafındaki olaylar çok olumsuz bir şekilde cereyan ederken bazen de mucizeyi andıracak ölçüde güzel şeyler olur. Bu tezatlıklar kurgunun içerisindeki heyecanı artırır. Absürt olayların yaşandığı anlarda karakterler arasında gerçekleşen diyaloglar romanın mizah tarafının ağırlıklı kısmını oluşturur.
Jürili bir sistemin olduğu mahkeme salonunun canlı bir şekilde resmedilmesi esnasında kurgu, sinematik bir serüven yaşatır, karakterler olayların absürtlüğüne rağmen tüm ciddiyetleriyle hatiplik becerilerini ortaya dökerler. Finale doğru esrarengiz olaylar bir polisiye öyküsü gibi çözümlenir, okurun merakı tatmin edilir.
Bu kitap, doksanlara ve iki binlerin başlarına ilgi duyan geniş bir kitlenin nostaljik hislerine cevap verecektir. Bunun yanında daha genç ve daha olgun okurların da ilgisini çekeceğine inanıyorum. Dilerim siz de beğenirsiniz.
OSMAN ÜLKE KİMDİR
Konya’da 1987 yılında doğdum. Ortaokul öğrenciliğim sırasında Türkçe öğretmenimiz yarım kalmış bir metni bizden tamamlamamızı istemişti. Sınıf arkadaşlarımın hepsi hikâyeye uyacak şekilde ciddi bir son yazmakla uğraşırken ben öyküyü tamamen bozup mizaha çevirmiştim. Türe doğal bir yatkınlığım olduğunu bu olay sayesinde fark etmiştim. Diğer taraftan serüven tarzı eserler o zamanlardan beri ilgimi çekerdi.
Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü’nü henüz bırakmadığım yıllarda, birileri bana sevdiğim yazarları sorduğu vakit klasik isimleri sıralamak yerine Alexander Dumas, Isaac Asimov, Roger Zelazny gibi yazarlardan bahsederdim. İster istemez yaş aldıkça serüven anlayışım biraz değişti ve yakın vakitlerde üzerine çalıştığım romanlarda karakter ayrıntılarına ve edebi üsluba daha fazla dikkat etmeye başladım.
Bico benim kendimi eğlendirmek için Osman Ülke Sinematik Evreni Serisi yani OSES diye adlandırdığım novellaların ilk tamamlanmış halidir. Bu kısa roman çalışmaları haricinde bilimkurgu bir roman ve fantastik edebiyat dosyalarımla ilgilenmeye devam ediyorum. Ayrıca 2009 yılından beri üyesi olduğum şu an ise kendi blogum gibi kullandığım fantastikedebiyat.com’da yazılarımı fırsat buldukça paylaşıyorum. Şu anki mesleğim bir devlet okulunda sınıf öğretmenliği fakat hayatımın ilerisinde yazarlık konusunda profesyonelleşmek için elimden geleni yapacağım.